Havanın güzelliği yol yapma arzusu ile birleşince biryerlere kaçasımız geldi.
Gideceğimiz yerin günübirlik olmamasını istedik. Çadır kurup, önünde mangal yapalım istedik.
1-Planda önce Karasu vardı, bir sebepten iptal oldu.
Bizi Karasuda ağırlayacak arkadaşın misafirleri geldi.
2-Ardından İzniğe gidelim dedik, o da bir sebepten iptal oldu.
İznikte bizi ağırlayacak olan Şener ağbimizin bir yakınının ölüm haberini alması üzerine buradan da vaz geçtik.
3-Son olarak Düzce, Şimşirliğe gitmeye karar verdik, bu da iptal oldu.
Şimşirlik doğası ile harika bir yer. Devasa çınar ağaçlarının altından akan buz gibi dere tam kartpostallık.
Hele hele yürüyüş mesafesindeki Samandere şelalesi bir harikadır.
Lakin geçmişte buraya 2 kez gitmi olmamız ve akşamları hatırı sayılır derecede soğuk olması sebebi ile bu plandan vaz geçtik.
4- Akçakoca
Buraya daha önce motorlar ile hiç gitmemiştik.
Gideceğimiz yerin aynı zamanda deniz kıyısı olmasını da istedik. Birazda yeni yerler keşfedelim dedik ve 10 dakika içerisinde kararımızı verdik.
Biz 4 motorlu (ben, Deli Murat, Veysel, Seço) ve 1 lojistik destek aracı Adıyaman kardeşler ile yola koyulduk.
Ben ve Seço, eşlerimizi de atımızın arkasına aldık. Seyfo kamp malzemelerini toparladı.
17:30 gibi yola çıktık. Hedef bölge 210 km. Düzceye kadar otoban (kop-kop)
Düzceden Akçakoca sahile kadar ise harika virajlara sahip asfalt yol.
Benim, yola çıkmadan kısa süreli internet araştırmam sonucu bir kaç hedef kamp yeri belirledik.
Gitiğimizde Tezel Kampinge karar verdik. Dağ başında olmayalım istedik.
Tuvalet, su, elektrik, masa, sandalye, yemek konusunda lojistik destek kampın keyifli olması açısından önemli.
Ve aşağıdaki fotodaki gibi çadırlarımızı kurduk.
Motorlar yanımızda, önümüzde tahta piknik masaları, üzerimizde yakıcı güneşten bizi koruyacak ağaçlar
Sırtımızı da sert rüzgarlardan koruyacak duvara yasladık. Çadır alanımız da düz. Daha ne istenir ki.
Bu da çadırlarımızdan gördüğümüz manzara.
Sabah kahvaltımızı da bu manzaraya karşı yaptık. Denizin falezlere vurma sesi kulağımızda melodi oldu.
Çadırları kurmamızın ardından hemen satın alma ekibi olarak çarşıya indik.
Dağ başına çadır kurmamanın en büyük avantajı da bu olsa gerek.
Aradığımız herşeye kolayca ulaştık. Kömürümüzü, etimizi, kavunumuzu vs. tedarik edip hemen geri döndük ve verdik dumana ortalığı.
Akşam yemeği masasında foto koymayacağım, çok fenaydı. Canınız çekmesin.
Sadece sunu söyleyeyim, sabah saat 05:00 te çadırlara girdik.
Seço harika kuru et yaptı. Gazozlar su oldu, bitti. Kavunlardan bir lokma dahi kalmadı.
Tan vakti sahile inip, dalgaların oyduğu bir kaya girintisinde dalgaları seyrettik. Denize tükürdük.
Ve o lanet olası kahvaltı. İnsan sabaha karşı yatınca, doğal olarak da sabah kalkamıyor.
Kendimize gelip kagvaltıya oturduğumuzda saatle 12:00'ı gösteriyordu.
Çadırlarımızdan çıkıp, mekandaki masalara oturduk ve o yeme çılgınlığı başladı.
Mekan sahibi kahvaltı konusunda iddalı konuştu. Ama açıkçası hiç birimiz böyle başarılı birşey beklemiyorduk. Ne yediğimizi bilemedik.
Köy ekmeği, köy ürünleri. Hepsi ayrı bir lezzet. Çok mu acıkmışız ne??
Tereyağda yumurta, sigara böreği, dağ çileği reçeli, yayla balı, nefiz kuymak.
Kahvaltı ve çay bizi kendimize getirdi.
Mekandan kalkıp, çadırları toparlayarak Seyfo'nun araca yükledik.
Saat 15:00 gibi Akçakocayı keşif için yola çıktık. Dönüş öncesi motorlarımızın depolarını fulledik.
Harika bir sahili olan yer. Limana gittik.
Deniz cam gibi. Normalde pis olması beklenen liman içinde dahi denize giriyorlar.
Sahil boyunca pekçok bar, kafe, çaybahçesi ve restaurant var.
Orada gördüklerimizin onda birinin neden Gebze yada Darıcada olmadığını sorguladık.
Ve sahilde oturduğumuz mekanların birinde tanıştığımız ilginç bir tatlı.
Ben dahil bu tatlının adını ne duyan var, ne de bu tatlıyı yiyen.
Adı; Melengüççeği. İlginç bir isim. Sanki bir latin müzik türü gibi.
Taze kat kat açılmış hamuru önce yağda kızartıp, ardından şerbet veriyorlar.
Çok hafif bir tatlı ve ağızda dağılıyor. Kesinlikle tavsiye ederim.
Yaptığımız bu hafta sonu kamplamasından hepimiz muhteşem zevkaldık.
GMK olarak yeni bir yerleşim yeri ve yeni bir kamp alanı keşfetmiş olduk.
Bu keyifli haftasonu kaçamağından olabildiğince GMK Gidiyorum-Buradayım Whatsapp gurubunu bilgilendirmeye çalıştım.
Diğer arkadaşlarımda daha çok foto var.
Bilimeyene ani olarak yapılan bu gezi toplamda hepimizi her anlamda mutlu etti.
Dilerim daha büyük katılımla tekrarını yaparız.
Gideceğimiz yerin günübirlik olmamasını istedik. Çadır kurup, önünde mangal yapalım istedik.
1-Planda önce Karasu vardı, bir sebepten iptal oldu.
Bizi Karasuda ağırlayacak arkadaşın misafirleri geldi.
2-Ardından İzniğe gidelim dedik, o da bir sebepten iptal oldu.
İznikte bizi ağırlayacak olan Şener ağbimizin bir yakınının ölüm haberini alması üzerine buradan da vaz geçtik.
3-Son olarak Düzce, Şimşirliğe gitmeye karar verdik, bu da iptal oldu.
Şimşirlik doğası ile harika bir yer. Devasa çınar ağaçlarının altından akan buz gibi dere tam kartpostallık.
Hele hele yürüyüş mesafesindeki Samandere şelalesi bir harikadır.
Lakin geçmişte buraya 2 kez gitmi olmamız ve akşamları hatırı sayılır derecede soğuk olması sebebi ile bu plandan vaz geçtik.
4- Akçakoca
Buraya daha önce motorlar ile hiç gitmemiştik.
Gideceğimiz yerin aynı zamanda deniz kıyısı olmasını da istedik. Birazda yeni yerler keşfedelim dedik ve 10 dakika içerisinde kararımızı verdik.
Biz 4 motorlu (ben, Deli Murat, Veysel, Seço) ve 1 lojistik destek aracı Adıyaman kardeşler ile yola koyulduk.
Ben ve Seço, eşlerimizi de atımızın arkasına aldık. Seyfo kamp malzemelerini toparladı.
17:30 gibi yola çıktık. Hedef bölge 210 km. Düzceye kadar otoban (kop-kop)
Düzceden Akçakoca sahile kadar ise harika virajlara sahip asfalt yol.
Benim, yola çıkmadan kısa süreli internet araştırmam sonucu bir kaç hedef kamp yeri belirledik.
Gitiğimizde Tezel Kampinge karar verdik. Dağ başında olmayalım istedik.
Tuvalet, su, elektrik, masa, sandalye, yemek konusunda lojistik destek kampın keyifli olması açısından önemli.
Ve aşağıdaki fotodaki gibi çadırlarımızı kurduk.
Motorlar yanımızda, önümüzde tahta piknik masaları, üzerimizde yakıcı güneşten bizi koruyacak ağaçlar
Sırtımızı da sert rüzgarlardan koruyacak duvara yasladık. Çadır alanımız da düz. Daha ne istenir ki.
Bu da çadırlarımızdan gördüğümüz manzara.
Sabah kahvaltımızı da bu manzaraya karşı yaptık. Denizin falezlere vurma sesi kulağımızda melodi oldu.
Çadırları kurmamızın ardından hemen satın alma ekibi olarak çarşıya indik.
Dağ başına çadır kurmamanın en büyük avantajı da bu olsa gerek.
Aradığımız herşeye kolayca ulaştık. Kömürümüzü, etimizi, kavunumuzu vs. tedarik edip hemen geri döndük ve verdik dumana ortalığı.
Akşam yemeği masasında foto koymayacağım, çok fenaydı. Canınız çekmesin.
Sadece sunu söyleyeyim, sabah saat 05:00 te çadırlara girdik.
Seço harika kuru et yaptı. Gazozlar su oldu, bitti. Kavunlardan bir lokma dahi kalmadı.
Tan vakti sahile inip, dalgaların oyduğu bir kaya girintisinde dalgaları seyrettik. Denize tükürdük.
Ve o lanet olası kahvaltı. İnsan sabaha karşı yatınca, doğal olarak da sabah kalkamıyor.
Kendimize gelip kagvaltıya oturduğumuzda saatle 12:00'ı gösteriyordu.
Çadırlarımızdan çıkıp, mekandaki masalara oturduk ve o yeme çılgınlığı başladı.
Mekan sahibi kahvaltı konusunda iddalı konuştu. Ama açıkçası hiç birimiz böyle başarılı birşey beklemiyorduk. Ne yediğimizi bilemedik.
Köy ekmeği, köy ürünleri. Hepsi ayrı bir lezzet. Çok mu acıkmışız ne??
Tereyağda yumurta, sigara böreği, dağ çileği reçeli, yayla balı, nefiz kuymak.
Kahvaltı ve çay bizi kendimize getirdi.
Mekandan kalkıp, çadırları toparlayarak Seyfo'nun araca yükledik.
Saat 15:00 gibi Akçakocayı keşif için yola çıktık. Dönüş öncesi motorlarımızın depolarını fulledik.
Harika bir sahili olan yer. Limana gittik.
Deniz cam gibi. Normalde pis olması beklenen liman içinde dahi denize giriyorlar.
Sahil boyunca pekçok bar, kafe, çaybahçesi ve restaurant var.
Orada gördüklerimizin onda birinin neden Gebze yada Darıcada olmadığını sorguladık.
Ve sahilde oturduğumuz mekanların birinde tanıştığımız ilginç bir tatlı.
Ben dahil bu tatlının adını ne duyan var, ne de bu tatlıyı yiyen.
Adı; Melengüççeği. İlginç bir isim. Sanki bir latin müzik türü gibi.
Taze kat kat açılmış hamuru önce yağda kızartıp, ardından şerbet veriyorlar.
Çok hafif bir tatlı ve ağızda dağılıyor. Kesinlikle tavsiye ederim.
Yaptığımız bu hafta sonu kamplamasından hepimiz muhteşem zevkaldık.
GMK olarak yeni bir yerleşim yeri ve yeni bir kamp alanı keşfetmiş olduk.
Bu keyifli haftasonu kaçamağından olabildiğince GMK Gidiyorum-Buradayım Whatsapp gurubunu bilgilendirmeye çalıştım.
Diğer arkadaşlarımda daha çok foto var.
Bilimeyene ani olarak yapılan bu gezi toplamda hepimizi her anlamda mutlu etti.
Dilerim daha büyük katılımla tekrarını yaparız.
